Destek ve Hareket Sistemi

Canlılarda kas ve iskelet sistemi desteklik görevinin yanı sıra hareketi de sağlar.Canlıların hareketini sinir sistemi ve endokrin sistemi düzenler ve denetler.

I.Bir Hücrelilerde Destek ve Hareket

Bazı bir hücrelilerde pelikula denen hücre zarını örten bir yapı vardır.Bazen pelikula yapısına kalsiyum ve silisyum minerallerinin girmesi ile bir kabuk oluşur.Bir hücreliler iki şekilde hareket ederler.

a.Pasif hareket:Bazı bir hücreliler içinde bulunduğu ortamın hareketi ile yer değiştirir ise pasif hareket yapmış olur.Bu hareket için enerji kullanmaz.

b.Aktif hareket:Bazı bir hücrelilerde hareket etmek yalancı ayaklar , siller ve kamçılar gelişmiştir.Canlı bunları kullanırken enerji harcar.

Bir hücrelilerde uyaranın yönüne bağlı olarak yapılan hareketlere taksi (göçüm) denir.Eğer hareket uyartıya doğru ise pozitif(+), uyartıya ters ise negatif(-) taksi şeklinde ifade edilir.

Kamçı hareketi:Öglena ve diğer kamçılılarda görülür.Öglena ışığa doğru hareket ederse pozitif fototaksi,ışık kaynağına zıt hareket ederse negatif fototaksi olarak adlandırılır.

Amipsi hareket:Amiplerde sitoplazmada bulunan kaslıma ve gevşeme yapabilen protein iplikçikler sayesinde yalancı ayaklar meydana gelir.

Sil hareketi:Terliksi hayvan gibi silli bir hücrelilerde görülür.Hücreyi örten pelikuladan çıkan siler titreşerek canlının hareketini sağlar.Sillerin uyarılması ve aynı yöne hareket etmesi silleri birbirine bağlayan sinir telcikleri ile olur.

 

II.Bitkilerde Destek ve hareket

Bütün bitkilerin hücrelerinde selüloz çeper, bitkiye şekil kazandırma ve desteklik görevini yapar.Basit yapılı bitkilerde sertliği ve dikliği turgor basıncı sağlar.Ayrıca çok yıllık bitkilerde desteklik görevini yapan pek doku (kollenkima) ve sert doku (sklerankima) bulunur.

Bitkilerde bir uyarı olduğu zaman durum değiştirme hareketi yaparlar.Buna irkilme denir.Bitkiler, tropizma ve nasti şeklinde durum değiştirme yaparlar.

a.Tropizma hareketleri:Bitkinin uyarının yönüne bağlı olarak gösterdiği hareketlerdir.Uyarının çeşidine göre başlıca tropizma hareketleri şunlardır.

1.Fototropizma:Bitkilerin ışığa yönelmesidir.Oksin hormonunun eşit dağılmaması fototropizmaya  neden olur.Oksin hormonu ışık alan tarafta az , almayan tarafta çok bulunur.Oksin hormonun ışık almayan tarafta çok olması hücre bölünmesini ve büyümesini hızlandırır ve kıvrılarak güneşe dönmesine neden olur.

2.Geotropizma:Bitkinin yerçekimi etkisine karşı gösterdiği tropizm hareketidir.Bitki köklerinde pozitif geotropizma, gövdesinde ise negatif geotropizma görülür.

3.Kemotropizma:Bitkinin kimyasal maddelere doğru veya kimyasal maddelerden uzaklaşması şeklinde yönelme hareketidir.Ör; bitki köklerinin aşırı tuz bulunan ortamdan uzaklaşması.

4.Haptotropizma:Bitkilerin dokunmaya karşı verdiği tepkilerdir.Gövde uzarken bir desteğe rastlayacak olursa desteğe dayanan yerinin diğer taraftan daha az büyümesi sonucu desteği sarmaya başlar. Ör; asma, sarmaşık, fasulye gibi bitkilerin bulundukları dala sarılması.

5.Travmatropizma:Bitkilerde yaralanmalara bağlı olarak bir tepki görülür.Bitkinin kökü yaralanır ise o bölgeden bir çeşit hormon salgılanır.Kökte yara yönünün tersine doğru yönelme olur.Yara yıkanırsa hormon kaybolduğundan böyle bir tropizm görülmez.

6.Hidrotropizma:Bitkinin köklerinin suya yönelmesidir.Su yerçekimi yönünden başka bir yönde olursa bitki kökleri yer çekimine doğru değilde suya doğru yönelir.

b.Nasti hareketleri:Uyarının yönüne bağlı olmayan irkilme hareketleridir. Başlıca nasti hareketleri şunlardır.

1.Fotonasti:Işık etkisi ile görülen hareketlerdir.Ör; fasulyenin yaprakları gündüz kalkık, gece eğik durumdadır.Akşam sefası bitkisinin çiçekleri aydınlıkta kapanır,karanlıkta açılır.

2.Termonasti:Sıcaklık etkisi ile görülen hareketlerdir.Ör; lalenin 5-10 derecede kapalı iken, 15-20 derecede açık olması gibi.

3.Sismonasti:Bitkilerde dokunma ve sarsıntı etkisi ile görülen hareketlerdir Dokununca yapraklarını aşağıya sarkıtması gibi.

4.Kemonasti:Böcek kapan bitkilerin böcekleri yakalaması.

 

III.Omurgasız hayvanlarda Destek ve Hareket

İlkel omurgasızlarda vücut sıvıları ve kas sistemi destek ve hareket görevini görür.Gelişmiş omurgasızlarda destek ve hareketi iskelet sistemi sağlar.Bir çok omurgasız hayvan grubunda vücut sıvısı ve kan desteklik görevini görür.Buna hidrostatik iskelet denir.

Organizmada dış ve iç iskelet olmak üzere iki tip iskelet vardır.

a.Dış iskelet:Vücudu dış kısmından örten ve destekleyen iskelettir. Cansızdır.Dış iskeletin üzerinde hiçbir vücut örtüsü bulunmaz.Kaslar , iskeletin iç yüzeyine bağlanmıştır.

*  Bir hücrelilerde kabuk,evcik,zırh ve kist gibi yapılar dış iskeleti meydana getirir.Bunlar kalsiyum, silisyum, magnezyum gibi inorganik maddelerin hücre zarına katılması ile oluşur.Ör; diatomeler.

*  Salyangoz ve midye gibi yumuşakçaların kabukları da kalsiyum karbonat ile organik bileşiklerden meydana gelmiştir.

*   Eklembacaklılarda ise dış iskelet kitin denilen azotlu polisakkaritden yapılmıştır.

b.İç iskelet:Vücudun içinde bulunan iskelettir.Omurgasızlardan süngerler de , dersi dikenlilerde ve omurgalıların tümünde bulunur.

*  Süngerlerde omurgasızların en ilkel hayvanıdır.Hücreleri içinde kalsiyum, karbonat ,silis veya spongin gibi organik bir maddeden oluşan küçük yapıda iğneler spikül bulunur.

*   Derisidikenlilerde  iç iskelet birbirine eklemle bağlanan plakalardan oluşmuştur.Plakaların üzerinde dikenler ve kabartılar vardır.

*  Yumuşakçalardan olan mürekkep balıklarının bazı gruplarında da kalsiyum karbonattan oluşmuş bir iç iskelet bulunur.

 

4.Omurgalı Hayvanlarda Destek ve Hareket

İç iskelet omurgalılar da çok iyi gelişmiştir.Bu iskelet embriyonun mezoderm tabakasından farklılaşarak meydana gelir.iç iskeletin en ilkel tipi, ilkel kordalılardan amfiyoksüsler de görülür.Bu canlılarda iskelet vücudun sırt tarafında uzanan bir iplik (notokord) şeklindedir.Köpek balıklarında iç iskelet kıkırdak dokudan oluşur.

5.İnsanda Destek ve Hareket

Hareketler kas, kemik ve eklemin birlikte çalışması ile gerçekleşir.İnsanda , destek ve hareket elemanı olan kemik doku iskelet adını alır.

A.İnsanda İskelet

İnsanda iskelet sistemi

·        Vücudun çatısını oluşturur.

·        Kas sistemi ile birlikte vücudun hareketini sağlar.

·        Kalp, beyin ve akciğer gibi iç organları korur.

·        Kaslara ve iç organlara tutunma yüzeyi oluşturur.

·        Vücudun ihtiyacı olan bazı temel mineralleri depo eder.

·        Kan hücreleri yapımında görev alır.  

Kemik Oluşumu

Kemikler bağ dokusundan ve kıkırdak dokusundan olmak üzere iki farklı şekilde gelişirler.

a.Bağ dokunun kemikleşmesiyle:Mezenşimal bağ dokudaki fibroblast ların sayısı artar ve osteoblast (Kemik yapan hücreler) haline geçer.Örtü kemiği dediğimiz, kafa tasının yassı kemikleri, yüz kemikleri, köprücük kemiğinin bir kısmı ve bıngıldak kemiği bu yola oluşur.

b.Kıkırdak dokunun kemikleşmesiyle:İskelet kemiklerinde çoğu hiyalin kıkırdağın yıkılıp yerine kemik dokunun geçmesiyle olur.Omurgalılarda üye kemikleri ve leğen kemiği bu şekilde meydana gelir.İskelet , anne karnında sekizinci haftaya kadar kıkırdaktır.Daha sonra kemikleşme başlar.

 

1.Kemik Yapısı ve Çeşitleri

İskeleti meydana getiren kemikler şekillerine göre uzun, yassı, kısa ve düzensiz şekilli kemikler olmak üzere dört grupta incelenir.

a.Uzun kemikler:Boyu eninden daha uzun kemiklerdir.İki uçtaki şişkin kısma baş, iki baş arasında kalan kısma gövde adı verilir.Uzun kemikten boyuna alınan kesitten en dışta periost denilen canlı kemik zarı bulunur.Bu zar kemiğin enine büyümesini ve onarılmasını sağlar.Uzun kemiğin baş kısmında, dışta ince bir tabaka şeklinde ve gövdenin tamamını meydana getiren sıkı kemik bulunur.Yine baş kısmında süngerimsi kemik dokusu da bulunur.Süngerimsi kemik dokusunun arasındaki boşlukları kırmızı kemik iliği doldurur.Kırmızı kemik iliğinde alyuvar ve akyuvar hücreleri üretilir.Uzun kemiğin en iç kısmında sarı ilik yer alır.Burada akyuvar hücreleri üretilir.Uzun kemiğin baş ile gövdesi arasında kemiğin boyca uzamasını sağlayan kıkırdak dokudan yapılmış bir tabaka bulunur.Bu tabaka bir süre kemiğin boyca uzamasını sağlar ve daha sonra kemikleşir.Bundan sonra kemiğin uzaması eklem kıkırdağı tarafından devam ettirilir.

b.Yassı kemikler:Genişliği fazla olan kemiklerdir. Göğüs, kafatası, kürek, kalça ve kaburga kemiklerinde görülür.Yassı kemikleri en dıştan periost örter. Periostun altında sıkı kemik ve bunun ortasında da süngerimsi kemik dokusu yer alır.Yassı kemiklerde sarı kemik iliği yoktur.

c.Kısa kemikler:El ve ayak bileklerinde görülür.Bunların eni,boyu ve kalınlıkları hemen hemen birbirine eşittir.Bunlar yapı bakımından yassı kemiklere benzerler.

d.Düzensiz şekilli kemikler:Değişik şekillerde olan ve genellikle diğer birkaç kemikle bağlantı kuran kemiklerdir.Omurlar ve bazı yüz kemiklerinde görülür.

İnsan iskeleti yaklaşık 207 kemikten oluşmuştur.İskelet baş, gövde ve üyeler iskeleti olmak üzere üç kısımda incelenir.

                               Vücudumuzda iskelet 

Baş (22)                             Gövde (65)                       Üyeler (120)

Kafatası (8)                    Omurga (33)                        Kollar (60)

Yüz (14)                         Göğüs kemiği (1)                Bacaklar (60)

                                       Kaburga (24)

                                       Omuz kemeri (4)

                                       Kalça kemiği (3)

1.Baş iskeleti

Baş iskeleti kafatası ve yüz iskeletinden oluşur.Kafatası , beyni çevreleyen yassı kafatası kemiklerden oluşmuştur.Kafatası iskeleti alın (1),yan kafa (2), şakak (2),art kafa (1),temel (1), kalbur kemiği (1) olmak üzere sekiz kemikten oluşmuştur.

Yüz iskeleti tırnaksı (2), elmacık (2), burun (2), sapan (1), boynuzcuk (2), üst çene (2), damak (2) ve alt çene (1) olmak üzere 14 kemikten oluşmuştur.

2.Gövde iskeleti

Omurga (33), kaburga kemikleri (24), göğüs kemiği (1), omuz kemeri  (4) ve kalça kemiği (3) olmak üzere 65 kemikten oluşur.

Omurga,boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan 33 omurun üst üste gelerek,hafif S şeklinde oluşturduğu bir yapıdır.

Her omur genel olarak iki yan çıkıntı, bir dikensi çıkıntı, omur gövdesi, omur deliği, omur yayları ve eklem çıkıntılarından oluşur.Omurga omuriliği korur ve vücudun dik durmasına sağlar, kaburga ve iç organların bağlanma yerlerini oluşturur.

Omurga; boyun,sırt, bel,sağrı ve kuyruk sokumu olmak üzere beş bölüme ayrılır.

Boyun bölgesi; yedi omurdan meydana gelmiştir.Birinci omura atlas kemiği denir.Kafatası bu kemiğin üzerine oturur.İkinci omura eksen kemiği denir.Eksendeki bir çıkıntı atlas içine girmiştir.

Sırt bölgesi; 12 omurdan oluşmuştur.Bel bölgesi; 5 omurdan oluşur.Sağrı beş, kuyruk sokumu dört omurdan oluşmuştur.Bu omurlar birleşerek tek kemik halini almıştır.

Göğüs kemiği,göğüs bölgesinde 16-18 santimetre uzunlukta üstü geniş alt ucu sivri bir kemiktir.Omurga ve kaburgalar göğüs kemiği ile birleşerek göğüs kafesini meydana getirmiştir.

Kaburga kemikleri, on iki çifttir.İlk yedi çifti kıkırdak uçları ile göğüs kemiğine doğrudan bağlanır.8,9 ve 10 uncu kaburga kemikleri birbirleriyle birleşerek kıkırdak uçları ile yedinci kaburgaya bağlanır.Son iki kaburga kemiğinin ön uçları serbesttir.Bunlara yüzücü kaburgalar denir.

Omuz kemerleri, önde iki köprücük, arkada iki kürek kemiğinden meydana gelir.

Kalça kemeri ,kalça, oturga ve çatı kemiği olmak üzere üç kemikten oluşur.

3.Üyeler İskeleti

Üyeler iskeleti kol ve bacak kemiklerinden oluşur.Kol kemiklerinin gövde ile bağlandığı yere omuz kemeri , bacakların bağlandığı yere kalça kemeri denir.

Kollar;pazu kemiği (1), ön kol (1),dirsek (1), el bilek (8), el tarak (5) ve el parmak (14) olmak üzere her biri 30 kemikten oluşur.

Bacak kemikleri; uyluk (1), diz kapağı (1), baldır (1), kaval (1), ayak bilek (7), ayak tarak (5) ve ayak parmak (14) olmak üzere 30 kemikten oluşur.

4.Eklem Yapısı ve Çeşitleri

İki kemiğin birbirine bağlandığı yere eklem denir.İnsan iskeletinde eklemler; oynamaz, az oynar ve oynar olmak üzere üç gruba ayrılır.

Oynamaz (Hareketsiz) eklemler:Kafatası kemiklerinde görülür.Kemikler birbirine testere dişi gibi dişlere iyice birleşmiş olduğundan hareket etmezler.Eklem sıvısı yoktur.

Az oynar (az hareketli) eklemler:Hareketleri sınırlı olan eklemlerdir.Eklem sıvısı azdır.Omurların eklemleri , kaburgaların göğüs kemiği ile yaptığı eklemler bu tiptir.Omurların  arasında elastik, kıkırdaktan yapılmış yastıklar (diskler) vardır.Disklerin kaynamasıyla bel fıtığı denen omurga rahatsızlıkları meydana gelir.

Oynar (Hareketli) eklemler:Tam hareketli eklemlerdir.Omuzda ,kalçada dizde, el ve ayak bileklerinde görülür.

İki kemiğin arasında sinovial boşluk vardır.Bu boşluğun iç yüzeyini sinovial zar sarar.Sinoviyal zar, kan ve lenf damarlarından sinovial sıvıyı (eklem sıvısı) süzmeye yarar.Bu sıvı eklemlerin kaygan olmasını sağlar.

 

B.İnsanda Kas

İnsanda iskelet kası,düz kas ve kalp kası olmak üzere üç çeşit kas bulunur. Kaslar, canlı organizmada hareket sistemini meydana getiren yapılardandır.En önemli özelliği uzayıp kısalma ve kasılı kalabilme özelliğidir.Kas tabakası embriyonun mezoderm tabakasından gelişir.Kaslar beyin ve omurilikten gelen sinir uyarıları ile uyarılarak kasılma durumuna geçerler.Sonlanma noktalarına Motor uç plakası denir.

Vücudun en uzun motor siniri olan siyatik sinir 650 tane bacak kas hücresini  uyarabilir.Kasın uyarılabilmesi için belirli bir şiddet düzeyinde uyartı olmalıdır.Kasın kasılmasını sağlayan en küçük uyarı şiddetine eşik şiddeti denir.Kas , eşik şiddetinden daha düşük değerdeki uyarılara tepki göstermezken, eşik şiddetinden daha yüksek değerlerdeki uyarılara da aynı şiddetle tepki gösterir.Bu olaya ‘Ya hep ya hiç yasası’ denir.

Uyarılan bir kasın kasılıp gevşemesi dört evrede gerçekleşir.

1.Gizli evre:Kasın uyarılması ile kasılmaya başlaması arasında geçen süredir.

2.Kasılma evresi:Kasın en fazla kasıldığı evredir.

3.Gevşeme evresi:Kasın, gevşeyerek tekrar başlangıç durumuna geldiği evredir.

4.Dinlenme evresi:Kasın, bir kasılma gevşemeyi tamamladıktan sonra yeniden uyarılmasına kadar geçen evredir.

Sık uyartı alan kasların en fazla kasılmasına Fizyolojik tetanoz denir.Canlı baygın olmadığı sürece kaslar tamamen gevşemiş değildir.Kasları böyle hafifçe kaslı haline tonus denir.Bu da beyinciğin denetimiyle sağlanır.

Genel olarak ölümden altı saat sonra kaslar katılaşır.Buna ölü katılığı denir.Kasların katılaşması ölüm esnasında kas iplikleri arasında kalan asitlerin , kasların birleşiminde bulunan miyozini pıhtılaştırmasından ileri gelir.

Tetani,kasların gevşemesini sağlayan kalsiyum tuzlarının eksikliğinden ileri gelen , ellerde, parmaklarda devamlı ve ağrılı kasılmalara yol açan bir hastalıktır.

Vücudumuzdaki iskelet kasları somatik sinir sistemi, düz kaslar ve kalp kasları otonom sinir sistemi tarafından uyarılır. 

Çizgili kasın yapısında kas demeti,kas telleri, telcikler ve iplikler (aktin ve miyozin) bulunur.

Mikroskopta bantlı bir yapı gösterirler.Işığı az kıran kısımları açık renkli görülür.Bu bölgelere izotrop bölge ya da I bantı;ışığı çift kıran kısımlarına da Anizotrop bölge ya da A bantı denir.I bantı, daima ortada Z şeridi denen bir proteinle iki eşit kısma ayrılmıştır.İki Z şeridi arasına sarkomer denir ve kasılma birimi olarak kabul edilir.

Kas liflerine kasılma yeteneği veren ve onların büyük bir kısmını oluşturan en küçük birimlerine telcikler(miyofibriller) denir.Bunlardan kalın ve kısa olanlarına miyozin, ince ve uzun olanlarına aktin iplikleri denir.Her ikiside protein yapısındadır.Bu ikisinin oluşturduğu birlikteliğe de aktomiyozin denir.A bandının ortasında açık renkli bir bant daha görülür.Z bandından daha geniş olan bu banda H bandı denir.Telciklerdeki miyozin ipliklerinin oluşturduğu kısım  koyu renkli olan A bandını oluşturur.Miyozin iplikleri komşu I bandına geçemezler.Aktin iplikleri I bantlarını meydana getirir ve kısmen iki taraftaki A bantlarının içerisine girerler.A bantlarının uç kısımlarında iyozin ve aktin iplikleri bulunurken, H bandını sadece miyozin iplikler oluşturur.Aktin ipliklerin I bandının ortasındaki birleştikleri yere Z çizgisi denir.Aktin ve miyozin ipliklerin bir telcik içerisinde düzenli sıralanması kas hücrelerine çizgili bir görünüş verir.

Kayan iplikler hipotezi kasılmayı açıklayan bir hipotezdir.Bu hipoteze göre kasılma ,aktin ipliklerinin miyozin içerisine kaymasıyla gerçekleşir.Bu olay iki elin parmaklarının birbiri içine girme hareketine benzetilebilir.Kasılma sırasında A bandının boyu değişmez.I bandı kısalır.H bandı görünmez olur.Böylece miyozin ipliklerinin uçlarının I bandına veya iki Z çizgisinin birbirine yaklaşması ile ipliklerin boyları kısalır.Kasın gevşemesi ise bu olayların tersidir.Karşılıklı aktin iplikleri birbirinden ayırır.Z çizgileri uzaklaşır.I bandı uzar.H bandı ortaya çıkar.Bol miktarda ATP harcanır.

Kas Kasılmasının Kimyasal işleyişi      

Sinir uçlarının kas hücreleri üzerinde sonlandığı noktalara motor uç plak demiştik.Motor uç plağı sinir teli ile kas teli arasında oluşmuş bir çeşit sinapstır.Sinaptik kesecikler vardır.Bunlar asetilkolin taşırlar.Asetilkolin, sinaps boşluğuna dökülür ve sarkolemmaya difüzyon eder.Başlatılan bu uyartı kas hücrelerinin endoplazmik retikulumda depo edilmiş bulunan kalsiyum iyonlarının aktin ve miyozin ipliklerinin  içlerine doğru yayılmasına sebep olur.Bu değişimlerle kasılma olayı başlar.

Kaymanın sağlanabilmesi için öncelikli ATP enerjisi gereklidir.Kalsiyum iyonlarının varlığında miyozin üzerinde bulunan ATPaz enzimi aktif hale geçerek ATP’yi hidrolize eder ve sonuçta ADP ile enerji açığa çıkar.Açığa çıkan bu enerji kasılmada kullanılır.

Enerjinin küçük bir bölümü ise kalsiyum iyonlarının eski yerine geri dönmesinde kullanılır.

Kasların hızlı çalışması sırasında kasta depolanmış ATP,gerekli enerji ancak yarım saniye kadar süre ile karşılayabilir.Bu durumda ATP’yi yeniden yapmak için kullanılabilecek birinci enerji kaynağı kreatin fosfat denilen moleküldür.Bunda da ATP’de olduğu gibi bir yüksek enerjili fosfat bağı bulunur.Bu bağ koparılarak açığa çıkan enerji sayesinde ADP’ye bir fosfat eklenir ve böylece ATP yeniden yapılmış olur.

Hem kreatin fosfatı,Hem de ATP’yi yeniden yapmak için kullanılabilecek diğer bir enerji kaynağı besin maddeleridir.

Enerji kaynağı olan başlıca besin maddeleri karbonhidratlar, yağlar ve proteinlerdir.Oksijenli solunumda parçalanmasıyla enerjinin büyük bir kısmı açığa çıkar.Yeni ATP’ler yapılır.Çok hızlı çalışan kasta , oksijen yetersizliği  meydana gelir.Bu durumda kaslar oksijensiz solunum yaparak enerji elde etme yolunu kullanırlar.Kastaki glikojen glikoza , glikoz da glikoliz ile ATP’ye dönüştürülür.

Kaslarda laktik asit birikmesi ile kas yoğunluğu olur.Laktik asidin bir kısmı pirüvik aside dönüştürülür ve mitokondrilere girer.Geri kalan laktik asit  ise tekrar glikoza kadar  sentezlenerek karaciğerde  depolanır.

Kasların kasılması sırasında glikojen,oksijen,kreatin fosfat ve ATP azalırBuna karşılık aynı anda Karbondioksit,laktik asit,ADP ve inorganik fosfat artar.   

 

C.Kas-İskelet ilişkisi

İskelet kasları kemiklere sıkı bir bağ dokusu ile bağlanırlar.Bunlara kas kirişi veya tendon  denir.İki kemik birbirine ligament denilen bağlarla bağlanır. İskelet kasları çoğunlukla çiftler halinde çalışırlar.Yani kaslardan birinin kasılması diğerinin gevşemesine sebep olabilir.Böyle kaslara antagonist kaslar denir.Karın ve sırt kasları ise aynı anda kasılıp gevşeyerek çalışır.Bu kaslara sinerjit kaslar denir.

 

D vitamini, kemiklerde kalsiyum ve fosfatın birikimini sağlar.Eksikliğinde çocuklarda raşitizm yetişkinlerde ise osteomalazi denen kemik hastalığını yapar.Bu durumda kemik yumuşak kalır.

Mineral eksikliği olarak bilinen osteoproz, kemik kütlesinde kayba neden olur.

Kramp kasılan kasın gevşemeden kasılı kalmasıdır.Romatizma, özellikle ko0l ve bacak eklemlerinde görülen iltihaplanmadır. 

Biyoloji
 
 
Bugün 9 ziyaretçi (35 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol