Sinir Sistemi

 

                                  SİNİR SİSTEMİ

Çevredeki etkilerin alınması bu etkilere karşı tepki oluşturulması,özelleşmiş hücre doku yada organlar tarafından gerçekleştirilir.Denetleyici ve düzenleyici sistemleri , sinir sistemi , duyu organları ve endokrin sistem oluşturur.Sinir sistemi ve duyu organları ile değişen çevre koşullarına kısa südre tepki gösterilirken hormonlarla oluşan tepkiler uzun sürede gerçekleşir.Hormonal kontrol bitki ve hayvanlarda , sinirsel kontrol yalnız hayvanlarda vardır.

Canlıların dış ve iç çevrelerindeki değişikliklere karşı hazırlıklı tutup, tepki göstermesini sağlayan ve vücudun tüm faaliyetlerini düzenleyen sisteme sinir sistemi denir.

Organizmada tepki yaratacak iç (açlık,susuzluk) ve dış çevre (Isı,ışık, kimyasal maddeler vb) değişikliklere uyarı denir.

 

A.Bir hücrelilerde sinir sistemi

Bir hücrelilerde belirli bir sinir sistemi yoktur.Uyarılar,hücre yüzeyindeki protein yapısındaki almaçlarla alınır ve kamçı sil gibi tepkime organlarına iletilir.Terliksi hayvanlarda hareketi sağlayan sillerin altında bazal cisimcikler bulunur.Bu cisimcikler sinir telcikleri ile bir birine bağlıdır.Telciklerden biri koparsa bağlı olduğu silin hareketi bozulur.

B.Omurgasız Hayvanlarda sinir sistemi 

Süngerlerde,özelleşmiş sinir hücreleri yoktur,ancak uyartıya tepki gösterebilir.

Sölenterelerde, sinir ağı (diffus sinir sistemi bulunur) görülür.Sinir hücreleri birbirinin ucuna sinaps yapmadan değerek bir ağ oluşturur.Uyartılar canlının bütün vücudunun tepkisine yol açar.Hidra,medüz ve mercanlarda merkezi sinir sistemi yoktur.

Deniz anasında (medüz) sinir sistemi daha gelişmiştir.Sinir sitemi ışınsal bir simetriye sahiptir.Bu sisteme radyal (ışınsal) simetri denir.

Yassı solucanlarda ve toprak solucanlarında sinir sistemi ip merdiven şeklindedir.Bu canlılarda baş bölgesinde sinirler birleşerek beyin gangliyonu denilen sinir düğümünü oluşturur.Toprak solucanının her halkasında bir çift gangliyon bulunur.Baştaki büyük gangliyon merkezi sinir sistemini oluşturur.Halkalardaki gangliyonlardan çıkan sinirler ise çevresel sinir sistemini oluşturur.

Böceklerde sindirim sisteminin altında uzanan bir çift sinir kordonu uzanır. Sinir kordonundan çıkan yan sinirler böceğin vücut bölmeleri içine girer.

 

C.Omurgalı Hayvanlarda sinir sistemi

Omurgalılarda sinir kordonu sindirim kanalı üzerinde uzanan bir boru şeklindedir.Bütün omurgalı hayvanların sinir sistemi merkezi ve çevresel sinir sistemi olarak iki esas kısımdan meydana gelmiştir.Omurgalı hayvanlarda balıklardan memelilere doğru gelişen bir merkezi sinir sistemi görülür.

 

·        Balıklarda beyin yarım küreleri belirgin olarak ayrılmamıştır. Kurbağalar dan itibaren hayvanların çoğunda beyin daha büyük ve iki yarım küre halindedir. Kuşlarda beyin üçgeni başlar.Memelilerde nasırlı cisim bulunur.Ayrıca memelilerin beyin kıvrımları diğer canlıların beyin kıvrımlarından daha fazladır.

·         Balıklardan memelilere doğru gidildikçe beyincik gelişir.Omurgalılarda beyinciğin büyüklüğü, hareket yeteneği ile doğru orantılıdır.Beyincik balık ve kuşlarda büyük,sürüngenlerde daha küçüktür.

·        Kurbağalardan itibaren beyinle omurilik arasında açı başlar.Memelilerde beyinle omurilik arasındaki açı 90 derecedir.

·        İlkel canlılarda koku alma duyusu çok önemlidir.Buna bağlı olarak beyindeki koklama lobu çok gelişmiştir.Memelilere doğru gidildikçe koklama ve görme lobları küçülür. 


        D.Sinir Hücresi ve Çeşitleri

Sinir dokuyu oluşturan en küçük yapıya sinir hücresi nöron denir.

Sinir hücreleri görevlerine göre üç bölümde incelenir.

1.Duyu Sinirleri (Getirici sinirler):Duyu reseptörlerinden aldığı uyartıları beyin, omurilik gibi merkezi sinir sistemi organlarına ileten sinirlerdir.

2.Motor Sinirler (Götürücü sinirler):Merkezi sinir sisteminden  aldığı emirleri kaslara veya bezlere ileten sinirlerdir.

3.Ara sinirler (Bağlayıcı sinirler):Merkezi sinir sisteminde bulunur.Motor ve duyu sinirleri arasındaki bağlantıyı sağlayan sinirlerdir.

-Sinir hücreleri görünüşlerine göre üç çeşittir.

1.Tek kutuplu sinir hücresi:Sinir hücrelerinin gövdesinden tek bir uzantı çıkar.Omurgasız hayvanların motor nöronları tek kutupludur.

2.İki kutuplu sinir hücresi: Sinir hücrelerinin gövdesinden iki uzantı çıkar.Akson ile dendritler hücre gövdesinin karşılıklı kutuplarından çıkarlar.İki kutuplu sinir hücresi ağ tabaka,salyangoz ve koku soğancığında bulunur.

3.Çok kutuplu sinir hücresi:Sinir hücrelerinin gövdesinden çok sayıda uzantı çıkar.Çok kutuplu sinir hücrelerinden bir akson ile çok sayıda dendrit bulunur.

Bir nöronun aksonu diğer bir nöronun dendriti ile sinaps yaparak ilgili organlara ulaşır.Bir impulsun duyu almaçlarından itibaren izlediği yol :


Uyaran               Duyu (reseptörü)                İmpuls         Duyu nöronları


Merkezi sinir sistemi             Motor nöronları                     Tepkime organı (kas veya bez).

Duyuları alabilecek özel alıcı hücre reseptör hücreler denir.Organizma , uyartılar sonucu tepki gösterip bir hareket oluşturur.Organizmada uyartıları alarak faaliyet gösteren bu yapılara (iç salgı bezleri,iskelet kası vb.) efektör organ denir.

 

 

İmpulsun elektriksel taşınması şöyle olur;

*     Sinir hücresinin uyarılması için gereken minimum uyartı şiddetine eşik şiddet veya eşik değer denir.Nöronun eşik değerdeki uyartıya cevap vermesine aksiyon potansiyeli denir.Eğer sinir eşik değerinden daha şiddetli bir akımla uyarılırsa bile impulsun hızı ve etkisi değişmez.

Çünkü impulsların iletilmesi için gerekli olan enerji uyartıdan değil nöronun kendisinden sağlanır.

       Eşik değerin üzerindeki uyartıların şiddeti ,impuls sayısını artırır,ancak impulsun hız ve etkisini değiştirmez.Bu şekilde uyarılara cevap verememe yada verme tepkilerine ya hep ya hiç yasası denir.

 

*   Bir nöron dinlenme durumunda iken aksonun iç kısmında negatif (-) dış kısmında (+) elektrik yükü taşır.Bunun nedeni nöronun içi ve dışı arasında yük farkının olmasıdır.Çünkü yarı geçirgen olan hücre zarının sodyum ve potasyum iyonları geçirgenliği farklıdır.

     Nöronda , sodyum ve potasyum iyonları aktif taşınmayla karşılıklı olarak yer değiştirir.Nöron dinlenme halinde iken sodyum iyonu hücre zarında içte dışa, potasyum iyonunu ise dıştan içe doğru pompalanır.Böylece dinlenme durumun da ki nöronun dış ortamında sodyum, iç ortamında ise potasyum iyonları daha fazla bulunur.Bu elektriksel farka kutuplaşma polarizasyon denir.

·        Sinir hücresi uyarılınca, uyartının geçtiği bölgelerde sodyum ve potasyum iyonlarının geçişi ters yönde olur.Hücre içi pozitif yükle , hücre dışı ise negatif yükle yüklenir.Kutuplaşma bozulur.Buna depolarizasyon denir.

·        Hücre zarında sodyum iyonları dışa ,potasyum iyonları ise dıştan içe doğru aktif taşıma ile taşınır.Bu duruma repolarizasyon denir.Yeni bir nöronun iletilmesi için nöronun tekrar dinlenme durumuna geçmesi gerekir.

İmpulsun neden olduğu kimyasal değişmeler şunlardır.

·        Glikoz ve oksijen tüketimi hızlanır.

·        ATP harcanır.

·        Karbondioksit açığa çıkar.

·        Sıcaklık artışı olur.

 

 

Normal şartlarda bütün uyartılar sinir hücresi boyunca aynı hızla ve şiddetle ilerler.Bir kişinin  zayıf ve kuvvetli uyarıları ayırt edebilmesi uyarılan nöron sayısına bağlıdır.Genellikle kuvvetli uyarılar daha çok sayıda nöronu harekete geçirir.Çok sayıda harekete geçen nöronlar ile beyinde daha güçlü uyarılar alınır.Nöronların sayısı, dizilişleri , nöronlar arasındaki bağlantılar tepkinin derecesinde önemlidirler.Bir sinapsı geçen impuls sayısı arttıkça oluşacak tepkinin derecesi de artar.  

 

Sinir telinde impuls sayısını artıran faktörler; uyartının şiddeti, uyartının frekansı ve uyartının süresidir.

 

Sinir telinde impulsun hızını artıran faktörler; ısı, sinir aksonlarının miyelinli ve miyelinsiz oluşu ve aksonların çapıdır.Bütün nöron çeşitlerinde iletilen impulsun özelliği aynıdır.

 

İmpuls bir nörondan başka bir nörona nasıl geçer ?

Bir nöronun aksonu ile diğer nöronun dendritinin karşılaştığı yere sinaps denir.Sinapslar uyartıların ilk değerlendirme ve kontrol yerleridir.Daima geçiş yönü aksondan dendirte doğrudur.

Aksonun ucunda bulunan sinaptik yumru içinde nörotransmitter madde taşıyan küçük kesecikler ile bol miktarda mitokondri bulunur.Nörotransmitter maddeler sinapslarda uyartının bir sinir hücresinden diğerine taşınmasını sağlar.

En önemli nörotransmitter maddeler asetilkolin, noradrenalin, dopamin, serotonin ve histamindir.

Uyartı sinaptik yumruya geldiğinde, kesecik içindeki nörotransmitter moleküller sinaps boşluğuna bırakılır.Bu moleküller birkaç saniye içerisinde sinaps boşluğundan geçerek diğer nöronun dentrit zarının yüzeyine gelir ve buradaki reseptör madde ile birleşir.Böylece diğer nöron zarının Na geçirgenliği artar.Na iyonlarının zardan girişi hızlanır zar depolarize olur.

Uyartının iskelet kasına ulaşması ile nörotansmitter madde salgılanır ve bu madde ile kas uyarılır.İmpuls iletimi bittikten sonra, sinaptik boşluklara boşaltı- lan nörotransmitter maddeler enzimler tarafından parçalanır.

Sinapslar, sinir sistemi içerisinde akmakta olan impulslara direnç gösteren yerlerdir.Her impuls komşu nörona iletilmez, burada seçici direnç ile karşıla- şırlar.Böylece vücudun diğer kısımları gereksiz uyarmalardan korunur.

Bir impuls ; aynı nöron üzerinde diğer bir impulsun etkisini ortadan kaldırırsa buna durdurucu impuls denir.Bunun tam tersi olarak bir impuls, diğer impulsun etkisini daha kuvvetlendirirse  buna da kolaylaştırıcı impuls denir.Vücudun içinden ve dışından gelen bütün uyarıların hepsi merkezi sinir sisteminde toplanır.

        Sinir sistemi ve Endokrin sisteminin birlikte çalışması

Sinir hücreleri nörotransmitter maddeler salgılayarak uyartıyı sinapslar dan diğer bir sinir hücresine iletir ayrıca nörohormon  denilen mesaj taşıyıcı maddeler salgılayarak fizyolojik faaliyetleri düzenlemeye de yardımcı olurlar. Ör: stres durumunda adrenalin hormonunun bir kısmı endokrin bezlerden salgılanırken, bir kısmı da sinirler tarafından meydana getilir.

 

F.İnsanda Sinir Sistemi 

İnsanda sinir sistemi, merkezi ve çevresel sinir sistemi olmak üzere iki bölümde incelenir.

1.Merkezi sinir sistemi

Merkezi sinir sistemi beyin ve omurilikten oluşur.

a.Beyin

Duyu, hareket ve zeka merkezi olan beyin sinir sisteminin milyarlarca nöron içeren önemli bir organıdır.Vücudun komuta merkezidir.Beynin vücuda oranı insanda en büyük değerine ulaşır.Fakat beynin üzerindeki kıvrımların çokluğu onun gelişmişliğini gösterir.Sinir sistemini oluşturan sinirlerin 2/3 kadarı beyinde bulunur.Beyin ağırlığı bakımından insan, balina ve filden sonra üçüncü gelir.Beyin beyin zarları denen üç katlı zarla örtülüdür.

Sert zar:Kafatası kemiğine yapışık,kalın,dayanıklı bir zardır.Beyni, kafatasına bağlar ve beyni dıştan gele darbelere karşı korur.

Örümceksi zar:Sert zarın altındadır.İnce bağ dokusu lifleriyle , sert zar ile zarın arasında örümcek ağı gibi uzanarak bu iki zarı birbirine bağlar.

İnce zar:En içteki zardır.Beynin bütün girinti ve çıkıntılarına kadar girerek beynin yüzeyine yapışmıştır.Bu zarda bulunan kan damarları , beynin beslenmesini ve solunumu gibi olaylarda sorumludur.

İnce zar ile örümceksi zar arasında beyin omurilik sıvısı  (BOS) bulunur. Beyin omurilik sıvısının görevleri:

·        Beyni; vurma,çarpma gibi mekanik etkilere karşı korur.

·        Kan ve sinir hücreleri arasında madde alış verişini sağlar.

·        Merkezi sinir sisteminde iyon değişiminin dengede kalmasına yardım eder.

Beyin başlıca ön beyin, orta beyin ve arka beyin olmak üzere üç kısımda incelenir.

Ön beyin (Büyük beyin)

Beynin en büyük ve ön göze çarpan kısmıdır.Ön beyin;uç beyin ve ara beyin olmak üzere başlıca iki kısımdan oluşmuştur.Ön beyinden enine geçen bir kesit alındığında , dış kısmında boz madde, iç kısmında ak madde denilen iki kısım görülür.Boz maddeden meydana gelen kısma kabuk (Korteks) denir.Boz madde nöron gövdelerinden , ak madde ise akson demetlerinden oluşmuştur.Her yarım küre oldukça derin iki yarıkla rolando ve sylvius yarıkları ile enine bölünmüştür.

a.Uç beyin; Uzunlamasına derin bir orta yarıkla iki yarım küreye ayrılmıştır.Bunlara beyin yarım küreleri denir.Beyin yarım küreleri ortadan geçen iki köprü ile birbirine bağlıdır.Üst kısmındakine nasırlı cisim, alttaki bağlantıya da beyin üçgeni adı verilir.Beyin yarım kürelerini enine olarak ayıran yarığa rolando yarığı denir.

Beyin yarım kürelerinin kabuk kısmında (serabral korteks) duyu,hareket, anlama, yazma ve hatırlama merkezleri bulunur.

b.Ara beyin;Talamus, hipotalamus ve hipofiz bezinin arka bölgesini içine alır.

Talamus:Koku duyusu hariç bütün duyuların toplanma ve dağılma merkezidir.Duyular burada benlik kazanıp,sınıflandırıldıktan sonra beyin kabuğuna iletilir.Uyku halinde talamus ve beyin kabuğu işlev yapmaz.

 

Hipotalamus:İç organların ve dokuların otomatik kontrol merkezidir ve hipofizin çalışmasını kontrol eder.Salgılayıcı faktörler (RF) salgılayarak hipofizin çalışmasını kontrol eder.Ara beyin duvarı aşağıya doğru uzayarak hipofizi meydana getirir.Talamus ve hipotalamus bölgesi sinir ve endokrin sistemin karşılıklı etkileşimini sağlayan merkezdir.

Orta beyin:Beyincik, omurilik soğanı ve omurilik arasında bağlantı kuran sinir tellerinin geçit yeridir.Göz ve kulak reflekslerini kontrol eder.

Arka beyin:Beyincik ve omurilik soğanı kısımlarından oluşur.

Beyincik:Beynin arka alt kısmında ve omurilik soğanının üzerinde bulunur. Ak madde , boz madde içine dallanmalar yapar.Bu bir ağacı andırdığından Hayat ağacı adını alır.

Beyincik kas hareketleri arasındaki uyumu ve dengeyi sağlar. Beyincik vücudun duruşunu ve iskelet kaslarının kasılma derecesini düzenler.  

Omurilik soğanı:Son beyin olarak adlandırılır.Omurilik soğanı ,omurilik ve beyin arasındaki mesajların taşınmasında görevlidir.

Beyinden gelen sinirler omurilik soğanından çapraz yaparak geçerler. Örneğin, beynin sol tarafından çıkan sinirler , omurilik soğanında çapraz yaparak vücudun sağ tarafını kontrol ederler.

Omurilik soğanı vücut içerisindeki reflekslerin kontrolünde görevlidir. Omurilik soğanında solunum, sindirim, dolaşım, salgılama gibi yaşamsal olayların merkezleri vardır.     

 

b.Omurilik

Omurilik omurganın içinde  omurilik soğanından başlayıp vücut boyunca uzanan ve ortasında yine boydan boya bir kanal içeren merkezi bir sinir sistemidir.

Boz madde ak madde içerisinde kanatları açık bir kelebek şeklinde görülür. Kanatların öne bakan uçlarına ön (ventral) boynuz (kök) , arkaya bakan uçlarına arka (dorsal) boynuz (kök) adı verilir.Arka boynuzlar duyu sinirleriyle , ön boynuzlar motor sinirleriyle bağlantılıdır.Arka ve ön boynuzlar arasında yer alan yan boynuzda ise otonom sinir sistemine ait sinirler bağlantı yapar.

Refleks merkezi olarak çalışır. Belirli bir uyarana karşı gösterilen otomatik tepkiye refleks denir.     

Refleksler iki çeşittir ;

a.Kalıtsal (şartsız) refleksler:Doğuştan getirilen reflekslerdir.Ör:diz kapağı refleksi, yeni doğan bebekte emme refleksi ,Sıçak bir cisimden elini hızla çekme refleksi.

b.Koşullu (şartlı) refleksler:Öğrenme sonucu oluşan reflekslerdir.İnsanda dans etme , örgü örme ,müzik aleti çalma.

İnsan ayağına çivi batmasıyla oluşan reflekste duyu, motor ve ara nöron olmak üzere üç nöron yer alır.Bu sisteme refleks yayı denir.Buradaki ara nöron, omurilik üzerindedir.Omurilik ayağın çekilmesi yolunda emir verir.Beyin refleks ile meydana gelen olayın ancak sonucundan haberdar olur.

2.Çevresel Sinir sistemi

Uyartıları alıp beyin ve omuriliğe götüren, oluşturulan tepkiyi doku, bez ve organlara götüren sinirlerin tümüne çevresel sinir sistemi denir.Çevresel sinir sistemi , sinir hücreleri , sinir lifleri ve gangliyonlardan oluşmuştur.Beyinden çıkan sinirler beyin sinirleri olarak adlandırılır.Bunlar, 12 çifttir.

Baş bölgesinden çıkan sinirlerin en önemlisi parasempatik sisteme ait olup 10. sinir olan vagustur. Vagus iç organların çalışmasını kontrol eder ve düzenler, otonom çalışır.

Omurilikten çıkan sinirler omurilik sinirleri olarak adlandırılır. Omurilikten 31 çift sinir çıkar.İnsanda en büyük omurilik sinir çifti , bacaklara giden siyatik sinirlerdir.Çevresel sinir sistemi görev işleyiş bakımından , somatik ve otonom sinir sistemi olarak iki bölüme ayrılır.

a.Somatik sinir sistemi

İsteğimiz ile yaptığımız davranışları bu sistem kontrol eder.Motor ve duyu nöronları içerir.Beyin kontrolünde olan koşma ,resim yapma şarkı söyleme, bilgisayar kullanma gibi faaliyetler bu sistem yardımı ile yürütülür.

b.Otonom sinir sistemi

Otonom sinir sistemi isteğimiz dışında çalışır.Bütün iç organlara sinirler gönderir.Sadece miyelinsiz motor nöronlarından oluşur.Otonom sinir sistemi , omurilik, omurilik soğanı ve hipotalamusta bulunan merkezlerce kontrol edilir. Otonom sinir sistemi birbirine zıt olarak çalışan sempatik ve parasempatik olarak iki bölümden oluşur.Her iç organa biri sempatik ,diğeri parasempetik olmak üzere bir çift bir çift sinir bağlanır.

     Sempatik sinir sistemi

Parasempatik sinir sistemi

Göz bebeğini büyütür.

Göz bebeğini küçültür.

Tükrük salgısını azaltır.

Artırır.

Kalp atışlarını hızlandırır.

Yavaşlatır.

Alveolleri genişletir.

Daraltır.

Mideni hareket ve salgılarını azaltır.

Artırır.

Karaciğerde glikojeni glikoza çevirir,safra salgısını azaltır.

Glikozu glikojene çevirir

Safra salgısını artırır.

Bağırsakta peristaltik hareketleri azaltır.

Artırır.

İdrar kesesini gevşetir,idrar atılamaz.

Keseyi daraltır.İdrar atılır.

G.Duyular

Yaşadığımız çevreyi algılamada insana yardımcı olan vücut kısımlarına duyu organları denir.Çevremizde olan değişiklikler almaç(Reseptör) denen sinir hücreleri ile alınır.

1.Tat ve koku

Tat duyusu

Dil, ağız boşluğuna hareket yeteneği sayesinde çiğneme,yutma ve konuşmaya yardımcı olur.Dil çizgili kastan yapılmış olan bir organ olup epitel doku ile örtülüdür.Dilin üzerindeki epitel hücreleri mitozla bölünerek reseptör hücrelerini , reseptör hücreleri de tat alma tomurcuklarını oluşturur.Bu tat alma tomurcukları dil üzerinde papilla denilen yapılarda bulunur.

İnsanda dört çeşit tat alıcı bulunmaktadır.Bunlar tuzlu ,tatlı,acı ,  ve ekşiye karşı duyarlıdır.Dilin orta kenarları tuzlu , uç kısmı tatlı, arka kısmı acı ve barka kenarları ise ekşi tatları ayırt eder.

Koku duyusu

Burnun içini epitel doku örter.Epitel dokuda koku alma hücreleri ve mukus salgılayan goblet hücreleri bulunur.Burunda hava hem temizlenir hem nemlenir. Her iki burun boşluğunun üstünde, koku reseptörlerinin bulunduğu sarı bölge bulunur.Birer sinir hücresi olan reseptörlerin genişlemiş dendritlerine koku çomakçıkları denir.Koku reseptörlerinin aksonları, kalbur kemiğini geçer ve üzerinde bulunan koku soğancığına girer.Koku veren maddeler mukus içerisinde çözünerek koku reseptörlerini uyarırlar.

Koku alma duyusu çabuk yorulur.Kuvvetli ve devamlı olarak aynı koku alınırsa alıcılar yorgun düşebilir.Bu koku hissedilmez olur.

2.Dokunma ve Dokunma ile ilgili duyular

Derimiz üst deri ve alt deri olmak üzere iki tabakadan oluşur.

a.Üst Deri (epidermis):Çok tabakalı yassı epitel dokusundan ibarettir.Bu hücreler içlerinde keratin birikmesinden ötürü ölüdürler.Üst derinin alt kısmında canlı olan malpighi tabakası bulunur.Burada deriye rengi veren melanin sentezlenir.

b.Alt Deri (dermis): Üst derinin altında yer alan canlı tabakadır.İnsan derisinde duyular mekanik reseptörler ile alınır.Sinir uçları alt derinin uç kısmına ve içine dağılmışlardır.Bunlara duyu cisimciği denir.Bunların içerisindeki hücreler dokunduğumuz cisimlerin sıcaklık ve soğukluk (krause ve ruffini cisiciği) sertlik ve yumuşaklık (meissner cisimciği ve merkel diskleri) basınç (pacini cisimciği) ve ağrı gibi etkileri alır.

Melanin vücudu güneşin zararlı etkilerinden korur.Güneşin etkisiyle deri altındaki bir kısım yağlar D vitamini haline dönerler.

 

3.Görme

Görmeyi sağlayan yapılar,ışık almaçları,göz merceği ve sinirlerdir. Koruyucu yapılar ise kaşlar,göz kapakları,kirpikler,göz yaşı bezleri, yağ bezleri ve kaslardır.

Gözün yapısında dıştan içe doğru üç tabaka bulunur.

a.Sert tabaka (sklera):Göz yuvarlağını en dıştan saran beyaz tabakadır. Sert tabakanın ön tarafı hafifçe ileriye doğru şişkin ve cam gibi saydamlaşmıştır. Işığı kıran bu kısma saydam tabaka (kornea) denir.

b.Damar tabaka (koroid):Sert tabakanın altında bulunur.Gözü besleyen kan damarları bakımından zengindir.

Damar tabaka , gözün ön tarafında düzelerek irisi yapar.İris gözün rengini verir.İrisin ortasında , ışığın girmesini sağlayan küçük bir delik vardır.Buna göz bebeği denir.Göz bebeği iristeki düz kaslar sayesinde bol ışıklı ortamlarda küçülür, karanlıkta büyür.

İris ve göz bebeğinin arakasında ince kenarlı bir mercek olan göz merceği bulunur.Mercek, göz bebeğinden giren ışınların kırılarak ağ tabakası üzerine düşmesini sağlar.Mercek, bu bağlar ve kaslar sayesinde kalınlaşır yada inceleşir. Böylece uzak yada yakındaki cisimlerin görme ayarı yapılır.Buna göz uyumu denir.

Gözde iki odacık bulunur.Saydam tabak ile iris arasındaki boşluğa ön oda, göz merceği ile iris arasındaki boşluğa arka oda denir.Mercekle ağ tabaka arasında kalan kısım, camsı cisim denilen berrak ve jelatinimsi bir madde ile doludur.

c.Ağ tabaka (retina):Göz yuvarlağının en içte bulunan tabakasıdır.Bu tabakada ışığı alan , ışık almaçları (fotoreseptörler) ve ağ gibi dağılmış sinirler bulunur.Işık almaçlarından siyah-beyaz renkleri algılayan hücreler çubuk şeklinde; renkleri algılayan hücreler ise koni şeklindedir.

Göz sinirlerinin gözden çıktığı bölgede almaç bulunmadığı ve görüntü oluşmadığı için buraya kör nokta (İki göz birlikte kullanılarak aşılır.)denir. Saydam tabaka ile göz merceğinden geçen eksenin, gözün arka bölümünde retinayı kestiği yerde çukur bir bölge vardır.Burada ağ tabaka daha incedir ve sarı benek adını alır.

Görme olayı

Işık ışınları saydam tabakada kırıldıktan sonra,göz bebeğinden içeri girerek merceğe gelir.Göz merceği ışığı bir kez daha kırar.Kırılan bu ışınların camsı cismi geçtikten sonra ağ tabaka üzerinde ters bir görüntü meydana getirir.Bu şekilde ağ tabakaya gelen ışınlar çomak ve koni hücrelerini uyarır.Bu hücreler ışığa bir tepki olarak, görme sinirleriyle beyne gönderilen uyartıları başlatır.

Üç tip renk konisinden bir veya ikisi bulunmaz ise yeşil ve kırmızı renkler tam ayrılamaz. Bu hastalığa renk körlüğü (daltonizm) denir.

Göz kusurları 

Miyopluk:Gözün önden arkaya olan çapının normalden uzun veya göz merceğinin normalden daha şişkin olmasıyla doğan bir kusurdur.Bu tip bozukluklarda görüntü ağ tabakanın önüne düşer.Bunun sonucu olarak uzaktaki cisimler iyi görünmez.Kalın kenarlı mercekler kullanmakla bu kusurlar düzeltilebilir.

 

Hipermetropluk:Gözün önden arkaya olan çapının normalden kısa veya mercek normalden daha ince olduğu zaman ortaya çıkar.Bu tip bozuklukta görüntü ar tabakasının arkasında oluşur.Uzağı gördükleri yakını göremezler. İnce kenarlı mercekler kullanmakla bu kusurlar giderilebilir.

Astigmatlık:Saydam tabaka ve göz merceği yüzeyinin kavislenmesinden ortaya çıkar.Böyle kişilerde gelen ışınlar bir noktada toplanamayacağından cismin görüntüsü bozuk ve bulanık olur.Görüntüyü netleştirmek için, düzensiz olarak sıkıştırılmış silindir mercekli gözlükler kullanır.

Presbitlik:Yalandıkça göz merceğinin esnekliği kaybolarak gözün uyum yapma yeteneği azalır.Bu gibi kişilerde ışık az kırılacağından görüntü retinanın arkasında oluşur.Böyle kişiler 40 cm’den yakını göremezler.İnce kenarlı mercekle düzeltilir.

Şaşılık:Göz yuvarlağını hareket ettiren kasların, normalden uzun yada  kısa olmasından oluşur.Gözler farklı eksenlere bakar.Ameliyatla düzeltilir.

Göz tansiyonu:Gözde ön ve arka odanın içinde bulunan sıvının salgılanması ve boşaltılması arasında bir denge vardır.Bu denge bozulursa basınç artarak göz tansiyonu oluşur.

 

4.İşitme ve Denge

Kulak dış, orta ve iç kulak olmak üzere üç ana kısımda incelenir.

a.Dış kulak:Ses dalgalarını toplayıp orta kulağa iletmeye  yarar.Kulak kepçesi,kulak yolu ve kulak zarı dış kulağı meydana gelir.

b.Orta kulak:Orta kulakta şekillerine göre adlandırılan çekiç,örs ve üzengi kemikleri bulunur.Çekiç kemiği kulak zarına, üzengi kemiği ise , iç kulak başlangıcındaki oval pencereye bağlanır.Orta kulak ayrıca oval pencerenin alt kısmında yer alan yuvarlak pencere ile de ilişkilidir.Orta kulak östaki borusu denilen ince bir kanalla yutağa bağlanır.

c.İç kulak:Dışları kemik yapılı,içleri zar yapılı dolambaç ve torbalardan meydana gelmiştir.Oval penceresinin iç kulağa bakan tarafındaki iç kulak boşluğuna dalız denir.Dalız orta yerinden boğumlanarak üstte tulumcuk (utrikulus), altta kesecik (sakkulus) olarak adlandırılan torbaları oluşturur.

Tulumcuk yarım daire kanalları ile kesecik salyangoz ile birleşmiştir. Tulumcuk ve kesecik içinde otolit denilen küçük kristaller bulunur.Denge bozulursa bu kristaller kenarlardaki almaçlara dokunur ve uyartı oluşur.

İç kulağın bu kısmı vücudun dengesini sağlamakla görevlidir.

Dolambacın işitme ile ilgili kısmı kendi etrafında iki buçuk defa helezon şeklinde kıvrılmıştır.Bu kısma salyangoz (Kohlea) denir.Üst kanal (vestibular kanal) oval pencereye bağlıdır.İçi perilenf sıvısıyla doludur.

Orta kanal (kohlear kanal) içi endolenf sıvı ile dolu olan kısımdır.Asıl işitmeyi sağlayan korti organı bu kanalda yer alır.Alttaki kanal (timpanik kanal) ise yuvarlak pencereye bağlıdır.İçi perilenf sıvısı ile doludur.

 

 

İşitmenin olabilmesi için kulak kepçesi tarafından toplana ses dalgalarının kulak yolunu geçerek, kulak zarını titreştirmesi gerekmektedir.Kulak zarında oluşan titreşimler orta kulaktaki çekiç, örs ve üzengi kemiklerine yükseltilerek akatırılır.Üzengi kemiği bu titreşimleri oval pencere yoluyla perilenfe geçirir. Vestibular ve timpanik kanalda oluşan bu basınç , zarlar üzerindeki korti hücrelerini ve kohlear kanaldaki endolenfi titreştirir.Bu titreşimleri alan korti hücreleri impulsları beynin işitme merkezlerine ileterek ses olarak algılanmasını sağlar.

Biyoloji
 
 
Bugün 11 ziyaretçi (21 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol