Ökaryotlar

Ökaryotların tanımlayıcı özelliği genetik malzemelerinin zarla çevrili bir (veya birkaç) çekirdek içinde yer almasıdır. Bakteri ve arkeler çekirdeksiz olduklarından beraberce prokaryot olarak adlandırılırlar. Çekirdeğin yanı sıra, ökaryotların mitokondri veya kloroplast gibi zarla çevrili çeşitli organelleri vardır, bu tür hücre içi karmaşık yapılar da prokaryotlarda bulunmaz.


1.) HAYVANLAR

Hayvan Hücresi:

Hayvan hücresi, hayvanların dokularını oluşturan bir ökaryotik hücre tipidir. Hayvan hücreleri, diğer ökaryotlardan (özellikle bitki hücrelerinden) belirgin bir farklılık gösterir, hücre duvarı ve kloroplastları yoktur ve kofulları daha küçüktür. Hücre duvarı esnek olduğundan hayvan hücreleri çeşitli şekillere girebilir ve fagositik bir hücre başka cisimleri içine alabilir. İnsan hücreleri biyolojik olarak ökaryotik hücrelerle aynı kategoriden sayılırlar.


Hayvan Hücresi Farklılaşma ve Doku Oluşumu

Hücrelerarası Bağlantılar

Dokuları oluşturan hücreler birbiri ile ilişkidedir. Hücrelerarası ilişki mekanizmalarının görevi şunlardır

- Hücrelerin mekanik olarak birbirine bağlanmasını sağlarlar;

- Hücre arası boşluğun bir yüzeye dönüştürülmesi veya geçirgen ya da yarı geçirgen hal almasını temin ederler;

- Dokuda hücreden hücreye, elektriki impulslarla uyarı veya kimyasal madde taşınımını üstlenir.


Bir epitel doku hücresindeki morfolojik (dış yapısal) temas oluşumları, Zonuia occludens, Zonuia adhaerens, Macula adhaerens ve sinaps diye adlandırılır (hayvan hücreleri)

Zonuia occludens Komşu hücre plazmalema dış lamellerinin, birbirine kaynaşması ile oluşur. Büyük moleküller hücre arasından geçemez; ama küçük iyonlar geçebilir (örneğin bağırsak epitelinde sindirilmemiş maddeler), bağırsak boşluğundan kontrolsüz giremez. (Bağırsak epiteli örneğindeki gibi, henüz tamamen yıkılmamış olan maddeler, bağırsak boşluğundan kontrolsüz olarak geçemez). Elektriki uyanlar hücreden hücreye bu yapılarla geçer.

Zonuia adhaerens: Z. occludens’le ilişki içindedir. İki hücre arasındaki boşluk burada 20 nm olup, henüz daha belirlenememiş bir madde ile doludur.

Macula adharens: Dezmozom da denen bu yapı, iki hücrenin birbiri ile temas ettiği noktalarda yarı dezmozom olarak görülür. Burada yapıştırıcı bir madde gibi etkiye sahip glikoprotein tabakası olarak bulunur. Plazmalema bu noktada oldukça kalındır. Hücrelerin mekanik bağlantısına yardımcı olur. Tonofilamanlar hücreye dayanıklılık girer. Hücrelerin sağlamlığı bazal membranda yarım verir ve yarım dezmozomlara dezmodozmlarda olur.





Hayvanlar Alemi:

OMURGASIZ HAYVANLAR

1.Sürüngenler:

Hayvanların en basit yapılı olanlarıdır.Gercek olarak doku,organ ve sistemleri yoktur.Fakat hücreleri arasında iş bölümü vardır.Eşeysiz ve eşeyli üreme görülür.

2.Sölenterler:

Vücutlarında tek açıklık bulunur.Bu açıklık hem ağız hemde anüs görevi yapar.İlk defa sinir ağı şeklinde sinir sistemi gelişmiştir.Eşeysiz veya eşeyli olarak ürerler.Ör:Deniz anası ,mercan,hidra.

3.Yassı solucanlar:

Vücutlarında tek acıklık bulunur.Sindirim sistemleri tam olarak gelişmemiştir.Çoğu parazit olarak yaşar.Bu canlılarda ilk kez baş gangliyonu gelişmiştir.Ör:Planarya,tenya,karaçiger kelebeği.

4.Yuvarlak solucanlar:

Sindirim sistemlerinde  ağız ve anüs olmak üzere iki ayrı açıklıkları vardır.Bir kısmı sularda ve topraklarda serbest olarak yaşarlar.Bir kısmı ise hayvanlarda ve bitkilerde parazit olarak yaşarlar.Ör:Bağırsak solucanı,kanlı kurt,ascaris.

5.Halkalı solucanlar:

Kapalı dolaşım sistemine sahiptirler.Sindirim kanalı özel bölmelere ayrılmıştır.Deri solunumu yaparlar(Alınan O2 deriden kılcallara geçer).Rejenarasyon yetenekleri fazladır.Bölünerek çoğalabilirler.Ör:Toprak solucanı,sülük.

6.Yumuşakçalar:Bir kısmında açık,bir kısmında ise kapalı kan dolaşımı görülür.Vücut yüzeyi,solungaç veya akciğer solunumu yaparlar.Karın bölgesinde kaslı ayakları bulunur,ayaklar hareketi sağlar.Bazılarında kabuk bulunur(Ör:Midye ,istiridye.). Ör:Ahtapot, salyangoz, midye ,istiridye, mürekkep balığı,sümüklü böcek.

7.Eklembacaklılar:

Protein,yağ ve CACO3’ten oluşan dış iskeletleri vardır.Zaman zaman iskeletlerini değiştirirler.Açık kan dolaşımına sahiptirler. Malpighi tüpleri ile boşaltım yaparlar.Eşeyli olarak ürerler.canlılar içerisinde en fazla türe sahip gruptur.Dört grupta incelenirler:

          a)Kabuklular:Tatlı sularda ve denizlerde yaşarlar.Solungaç solunumu yaparlar.ör: Yengeç, karides, istakoz,dafnia(su piresi).

          b)Aracnidler:   Ör:Örümcek,akrep,kene

          c)Çok ayaklılar:  Ör:  Çıyan ve kırk ayak.

          d)Böçekler    Ör:Üç çift bacağa,iki çift kanada sahiptirler.Açık dolaşım       sistemine sahiptirler.Trake solunumu yaparlar.Malpighi tüpleri ile boşaltım yaparlar.Boşaltım ürünü olarak ürik asit ataralar.Eşeyli olarak ürerler.Başkalaşım (metamorfoz) görülür.Ör:Karınca,arı,çekirge,bit,pire,kelebek,sinek.


       8.Derisi dikenliler:

Tamamı denizlerde yaşar.Deri veya solungaç solunumu yaparlar.Bu canlılarda,su-damar(kanal) sistemi bulunur.Bu kanallar tüp ayaklara kadar uzanır.Tüp ayaklar hareket ve besin alınmasında etkilidir.Ör:Deniz kestanesi.deniz yıldızı,deniz hıyarı,deniz lalesi.

 

                             OMURGALI HAYVANLAR

Balıklar:                                                    

-Kalpleri iki gözlüdür.                                    

-Soguk kanlı hayvanlardır.                            

-Boşaltım artıkları Amonyaktır.                     

-Dış döllenme ile çoğalırlar.                           

-Alyuvarları oval ve çekirdeklidir.                

-Derileri pulla kaplı.                                      

-Kıkırdaklı balıklarda iç döllenme ğörülür.   

-Amnion örtüleri yoktur.                             

-Vücutlarında karışık kan dolaşır.      

 

Sürüngenler:                                             

-Kalpleri üç gözlüdür.                                   

(Timsahlarda 4 gözlüdür)                               

-Alyuvarları oval ve çekirdeklidir.                  

-Vücut Sıçaklığı değişkendir.                         

-Soğuk kanlı canlılardır                                  

-Akçiğer ile solunumu yaparlar.                       

-Deride salgı bezi bulunmaz.                          

-Deri pullarla kaplıdır.

-Timsah,kertenkele,kablunbağa

Kurbağalar:

–Başkalaşım gacirirler

–Kalpleri üç odacıklıdır. (Larvada 2 odacık var) 

       –Soğuk kanlı canlılardır.

–Dış döllenme ile çoğalma olur

–Alyuvarları oval ve çekirdeklidir

–Derilerinde mukus salgılayan bezler bulunur.

 -–Pul(deride) bulunur.

Kuşlar:       

– Kalpleri dört gözlüdür.

-Alyuvarları oval ve çekirdeklidir.

–Vücut ısıları sabitdir.

-Derileri tüylerle kaplı ve yağ bezleri bulunur

–Artık maddeleri ürikasitdir

Memelileri diğer canlılardan ayıran özellikler:

-Kalpleri 4 gözlüdür.

-Bütün memelilerde doğan yavrular süt ile beslenir.

-Ter ve yağ bezleri vardır.

-Vücutda kılların bulunması.

-Kulak kepçesi.

-Alyuvarın çekirdeksiz olması.

-Yavrularını dogurması.

-Yavrularını sütle beslemesi.

-Diafram kası bulundurma.

-Akçiğerlerin alveollü olması.



2.) BİTKİLER

Bitki Hücresi:


Bitki hücreleri diğer ökaryotik organizmaların hücrelerinden oldukça farklıdırlar. Büyük bir merkezî koful (tonoplast adlı bir zarla çevrilidir) hücrenin turgorunu (hücre zarının hücre duvarına yaptığı basıncı) düzenler ve sitozol ile bitkinin öz suyu arasında moleküllerin hareketini kontrol eder.
Selüloz, protein ve çoğu zaman ligninden oluşmuş bir hücre duvarı, protoplastlar tarafından hücre zarının dışına yerleştirilir. Buna karşın, mantar hücre duvarları kitinden, bakterilerinki ise peptidoglikandan meydana gelir. Plasmodesmata, hücre duvarındaki gözenekleri birbirine bağlayarak her bir bitki hücresinin ona bitişik hücrelerle haberleşmesini sağlar. Bu, mantarlarda görülen hif ağından farklıdır. Plastidler başlıca hücre içi organellerdir, çeşitli biyokimyasal tepkimeler bunların içinde gerçekleşir, ayrıca besin depolamak için kullanılırlar. Fotosentezin yapıldığı kloroplastlarda bulunan klorofil, bitkilerin yeşil renginden sorumludur. Kamçısı (flagellası) olmayan bitkilerde (örneğin iğne yapraklılar ve çiçekli bitkiler), hayvan hücrelerinde bulunan sentrioller de bulunmaz.





Bitkiler Alemi:

Kapalı Tohumlu

a-)Tek çenekli (monokotiledon) bitkiler:

-Tohum içerisinde embriyoda bir çenek (kotiledon)bulunan bitkilerdir.

-Çoğu tek yıllık otsu bitkilerdir.Yaprak parelel damarlıdır.

-Gövdede kambiyum yoktur.Kapalı iletim demetine sahiptir.

-Ksilem ve floem gövdede dagınık dizilmiştir.Ör:Mısır,buğday,palmiye

(Çenek;tohumda yer alan bitki embriyosundaki yaprak taslaklarıdır.)

 

b-)Çift çenekli bitkiler(Dikotiledon )

-Tohum içerisinde iki çenek vardır.

-Çogu çok yıllık(odunsu)bitkilerdir.Yaprakları ağsı damarlıdır.

-Gövdede kambiyum vardır.Açık iletim demetine sahiptir.Demetler düzenli                               dizilmiştir.Ör:fasulye,elma ayçiçeği,kiraz,nohut,domates

 

       Tohumsuz (Çiçeksiz) Bitkiler:

Tohumsuzlarda kök,yaprak,ğövde tam olarak gelişmemiştir.Çicek ve tohum oluşturamazlar.Üremeleri sporla veya metagenez(döl almaşı) ile olur.

Damarsız Bitkiler:İletim demeti olmayan bitkilerdir.Kökleri yoktur.Ör:Su yosunu , kara yosunu ,likenlerdir.

Damarlı bitkiler: İletim demetleri vardır.Ör:Eğrelti otları,At kuyrukları,Kibrit otları.

Açıklama:Kısa gün bitkisi ; Kısa ışık periyotların da çiçeklenen bitkilerdir. (Tütün,pıtrak,soya fasulyesi).Uzun gün bitkisi; Uzun ışık periyotlarında çiçeklenen bitkilerdir.(Bamya , ıspanak)Nötr bitki; Bu tip bitkilerin çiçeklenmeleri fotoperiyot uzunluklarına duyarlı bir bağlılık göstermezler.(Mısır domates,kırmızı biber)



3.) PROTİSTALAR

Protistalar canlılar dünyasının ökaryot hücreli en ilkel organizma grubudur. Çoğunlukla tek hücre halinde yaşamakla birlikte koloni halinde yaşayanları da vardır. Protistalar kamçılılar, silliler, kökayaklılar, sporlular, cıvık mantarlar ve algler olmak üzere gruplara ayrılırlar.


Kamçılılar (FLAGELLATA):

Tek hücreli yapıda olup vücudun ön tarafında bir ya da birkaç kamçı bulundurur. Bu kamçı hücrenin hareketini sağlar. Tatlı sularda yaşar. Bazıları kloroplast bulundurduğu için ototoftur. Bunların en tanınmış örneği Öglena’dır. Öglena; kloroplast taşıdığı için fotosentez yapar. Ancak ışık olmadığı zaman heterotrof olarak da beslenir. Bu nedenle hem bitkilere hem hayvanlara benzerlik gösterir. Besin kofulu ve kontraktil kofulları vardır. Çoğalmaları ikiye bölünme şeklinde olur. Tamamen heterotrof beslenen kamçılıların en tipik örneği tripanosomadır. Bu tür kamçılılar parazittir. Omurgalı hayvanların kanında yaşar ve hastalıklara neden olur.

Silliler (CİLİATA) :

Bir hücreli canlıların en gelişmiş sınıfını oluşturur. Vücutlarının etrafında pelikula denilen sert bir örtü bulunur. Pelikula üzerinde sil veya kirpik denilen uzantılar bulunur. Pelikulanın iç kısmında yakıcı özellikte olan ve trikosist denilen yapılar bulunur. Bu yapılar avı uyuşturmaya ve avın kolayca yakalanmasına yardımcı olur. Sitoplazmalarında biri büyük, diğeri küçük olmak üzere iki çekirdek bulunur. Büyük çekirdek beslenme ve metabolizma olaylarını kontrol ederken, küçük çekirdek üremede görev alır. Ayrıca bu canlılar hücre ağızı, yutak ve boşaltım açıklığı (anüs) gibi yapılara da sahiptir. Besinler, besin kofulu şeklinde yutaktan hücreye alınırken, artık maddeler boşaltım açıklığından (anüs) dışarıya atılır. Ayrıca bu canlıların tatlı sularda yaşayan türlerinde kontraktil kofullar da bulunur. Kontraktil kofullar, hücre içindeki fazla suyu dışarı atarak hücre içi su dengesinin ayarlanmasında görev alır.
Bu grupta yer alan canlılar genellikle eşeysiz yolla yani bölünerek çoğalır. Ancak bununla birlikte, çekirdek değişimi şeklinde (konjugasyon) bir çeşit eşeyli üreme ile de çoğalabilir. Sillilerin en tanınmış örneği terliksi hayvan dır (=Paramesyum=Paramecium caudatum).

Kökavaklılar (RHİZOPODA): 

Toprak, tatlı su ve denizel ortamlarda yaşarlar. Genellikle zararsız olmalarına rağmen parazit olan türleri de vardır. Heterotrof olarak beslenir. Bunlarda besin alma ve hareket, yalancı ayak (psödopod) denilen sitoplazma uzantıları ile sağlanır. En tanınmış örnekleri amiplerdir.
Amip tatlı sularda yaşar, kontraktil kofullarıyla aktif su boşaltımı sağlar. Çoğalmaları eşeysiz üreme (bölünme) ile olur. Uygun olmayan ortam koşullarında şekillerini değiştirerek dış kısımlarını koruyucu bir örtü ile sarar ve kist oluşturur, Ortam koşulları normale dönünce kist erir ve eski şekillerine döner.

Bazı amip türleri hastalıklara neden olabilir. Örneğin; Entamoeba histolytica türü kalın bağırsaklarda parazit olarak yaşar ve amipli dizanteri denilen bir hastalığa neden olur.

Sporlular (SPOROZOA) :

Omurgalı ve omurgasız hayvanların vücûdunda parazit olarak yaşar. Hareket etmek için özelleşmiş bir yapıları yoktur. Vücutlarının esnek yapısı sayesinde (kasılıp gevşeyerek) hareket edebilir. Parazit olarak yaşadıkları için besin kofulu ve kontraktil koful bulundurmaz. Üremelerinde eşeyli ve eşeysiz üreme birbirini takip eder. Buna metagenez de¬nir. Sporluların en iyi bilinen örnekleri, insanda sıtma hastalığına neden olan plazmodium dur.

Cıvık Mantarlar

Cıvık mantarlar, hücre duvarı içermediğinden genel¬likle belirli bir hücre şekli olmayan, amipsi hareket eden, çekirdekli, saprofit, nadiren parazit olan canlılardır. Bu canlılar, amiplerde olduğu gibi yalancı ayaklarıyla besinlerini alır. Heterotrofturlar. Rutubetli orman altlarında, ağaç gövdelerinde ve çürümekte olan odun, gübre gibi besincezengin ortamlarda bulunur. Üremeleri eşeysiz veya eşeylidir. Eşeysiz üremeleri sporla, eşeyli üremeleri ise kamçılı iki zoosporun birleşmesi ile gerçekleşir.





4.) MANTARLAR (FUNGİ)

Mantarlar, sitoplâzmalarında zarla çevrili bir çekirdeğe sahip olan ökaryot hücreli canlılardır. Mantarlar genellikle çok hücrelidir. Klorofil içermeyen, yaşamları için gerekli olan besini hazır olarak sağlayan heterotrof canlılardır.
 

1. Mantarların Genel Özellikleri

Mantarlar, yüksek yapılı bitkilerdeki kök, gövde ve yaprak gibi organlara sahip değillerdir. Fakat hücrelerinin etrafında belirli bir hücre çeperinin olması, sporla çoğalmaları ve genellikle hareketsiz oluşları nedeniyle bitkilere benzer canlılardır. Şapkalı mantarların çeşitli türleri ülkemizde doğal olarak yetişir, bazı türleri zehirlidir. Şapkalı mantarlar besin ve ilâç yapımında kullanılmak üzere özel olarak da yetiştirilmektedir.

2. Mantarların Çeşitleri 

Mantarlar maya mantarları, küf mantarları, şapkalı mantarlar ve enfeksiyon yapan mantarlar olarak gruplandırılır.

Maya mantarları; genellikle tek hücreli organizmalar olup, hücre çeperleri kitinden yapılmıştır. Mayaların en önemli özelliği eşeysiz üremelerinin tomurcuklanma yolu ile olmasıdır. Özellikle şekerli ortamlarda, toprakta, hayvan atıklarında bol miktarda görülür. Hamurun mayalanmasında, bira üretiminde maya mantarlarından yararlanılır.

Küf mantarları; çürümekte olan böcek, balık, kuş artıkları üzerinde saprofit olarak yaşarlar. Eşeyli ve eşeysiz ürerler. Besinlerin küflenmesine neden olurlar. Mantarların sporları peynir, salça, ekmek, limon ve yemekler üzerinde çoğalarak besinlerin küflenmesine neden olur. 

Şapkalı mantarlar; genellikle ağaç altlarında, çayırlarda yetişen tipik şemsiye şeklinde olan mantarlardır. Bu mantarların zehirli ve zehirsiz türleri vardır. Zehirsiz türlerinin kültürü yapılarak kolayca yetiştirilir. Şapkalı mantarlar; demir, bakır, fosfor, vitamin ve protein açısından zengin olduklarından besin olarak tüketilir.

Enfeksiyon mantarları; insanda ağız ve boğaz hastalıkları, üreme organları ve deride enfeksiyonlara neden olan mantarlardır. Bebeklerde görülen pamukçuk, saç dökülmesine neden olan saçkıran örnek verilebilir.

3. Mantarların Biyolojik, Ekonomik Önemi ve İnsan Sağlığı ile İlişkisi

Mantarların en önemli görevleri yeryüzündeki madde dönüşümünde rol almalarıdır. Mantarlar, ölü bitki ve hayvan kalıntılarının çürüyerek toprağa karışmasında rol oynarlar. Bitkilerin sonbaharda dökülen yaprakları, mantar ve bakteriler tarafından çürütülerek humuslu organik maddelere dönüştürülür. Oluşan fosfat ve nitrat gibi mineraller bitkiler tarafından alınarak yaşam döngüsüne katılır. 

Mantarlar, gıda ve fermantasyon endüstrisi, ilâç sanayii ve çeşitli ürünlerin elde edilmesinde kullanılmaktadır.

Peynir, alkol, ilâç, ekmek yapımında mantarlardan yararlanılır. Ekmek yapımında hamura katılan maya, kimyasal tepkimeler sonucunda karbon dioksit gazının çıkışına yol açar ve hamur kabarır. Bazı maya mantarları da salgıladıkları enzimlerle, glikozu parçalayarak alkole dönüştürürler. Bira ve şarap gibi alkollü içecekler şekerin fermantasyonu sonucu oluşur.

Şapkalı mantarlar, eski çağlardan beri tüketilen önemli bir gıdadır. Mantarın besin değeri oldukça yüksektir. Özellikle içerdiği protein, vitamin ve mineral maddeler mantarın beslen­medeki önemini arttırmaktadır.

Mantarda, mineral maddelerden kalsiyum, demir, fosfor, potasyum ve bakır bulunmaktadır.  

Mantarlar, ilâç yapımında da kullanılmaktadır. Çeşitli antibiyotikler, steroit hormonlar, birçok vitamin­ler mantarlardan elde edilen ilâçlardır. Son zamanlarda mantarlar kanser tedavisinde de kullanılmaya başlanmıştır. Penicillium chrysogenum mantarının ürettiği penisilin antibiyotiği, bakteriyel hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır.

Doğadaki mantarların zehirli ve zehirsiz cinsleri bulunmaktadır. Bu mantarların ayırt edilememesi sonucu zehirlenmelere çok rastlanmaktadır. Bilinçsizce toplanan zehirli mantarların tüketilmesi insanların ölümüne neden olmaktadır. Bu tehlike kültür mantarlarında görülmez. Bu nedenle kültür mantarlarının tüketilmesi gereklidir. Kültür mantarları lâboratuvar şartlarında kolayca yetiştirilebilir. Nemli ve karanlık ortamlarda, gübre ve saman karışımında kolayca yetiştirilen ve zehirleme tehlikesi olmayan önemli bir besin kaynağıdır.
Biyoloji
 
 
Bugün 269 ziyaretçi (342 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol